DOKU TANISI (BİYOPSİ) NEDİR VE KİM TARAFINDAN HANGİ DURUMLARDA YAPILMALIDIR?
Biyopsi genel anlamda ameliyat demektir. Tanı ve tedavi amaçlı hastalıklı dokudan parça alınmasıdır.
1. Dokunun bir kısmından tanı amaçlı parça alınabilir.
2. Dokunun tanı veya tedavi amaçlı hastalıklı bölgeyle alınması
Açık biyopsi (tel ile işaretlemeli de olabilir)
İğne biyopsisi (ince iğne, kalın iğne, vakumlu biyopsiler)
3. Hastalıklı organın hastanın yaşam kalitesini koruyarak ve onun kozmetik kaygılarını mümkün olduğunca giderecek şekilde tedavi amaçlı alınması
Meme hastalıkları için bu prensipler yine geçerli olmakla birlikte, biyopsi
1. Doğrudan ele gelen kitlelerde yapılan açık biyopsi (ameliyathane şartlarında genel anestezi veya lokal anestezi altında)
2. Ele gelmeyen kitlelerde uygulanan, mamografide görülenlere mamografi eşiliğinde işaretleme, ultrasonografide görülenlere ultrasonografi eşliğinde tel ile işaretleme sonrası yine ameliyathane şartlarında yapılan biyopsi
3. İnce iğne aspirasyon biyopsileri
4. “Tru cut” biyopsi (kalın iğne ve vakum uygulanarak): Genellikle ultrasonogafide görülebilen ele gelen veya gelmeyen kitlelerde tedavi planlaması öncesinde uygulanır (bu tip kitleler ya derinde olduğu için ele gelmez ya da 1 cm nin altında olduğu için farkedilmezler).
5. Sadece mamografide görülen şüpheli olgularda (kalsifikasyonlar) “mammatom” denilen sistem ile radyoloji bölümü tarafından konsey kararı ile yapılan biyopsiler
olmak üzere tanımlanabilir.
Üçlü test (Triple Test) değerlendirilmesi
“Solid” kitleler için öngörülen bir değerlendirmedir.
1. Genel cerrah muayenesi
2. Radyolojik inceleme
3. İğne biyopsisi
aşamalarını içerir. Bu değerlendirme, özellikle 40 lı yaşlardaki bayanlarda mamografinin yeterli bilgi veremediği ve biyopsinin tanısal olamayabileceği göz önüne alındığında cerrah-radyolog-patolog üçlüsünün ortak konseyini gerektirir. Genellikle iyi huylu olduğu kuvvetle düşünülen lezyonlarda yapılır.
Ancak hangi tür biyopsiye karar verilirse verilsin alınan parça bütün hakkında şüpheye yer bırakmayacak şekilde tam fikir vermelidir. Hangi tür biyopsi ile tanı konacağı tamamen genel cerrahın (cerrahi onkoloji uzmanı) sorumluluğunda olup,her hangi bir dahili ve cerrahi dal uzmanının tek başına vereceği biyopsi kararı ve genel cerrahi disiplinini atlayarak yapacağı girişimler yasal ve etik değildir.
Asla unutulmaması gereken konu klinik takibin genel cerrah tarafından yapılması gerektiği uygun takip aralığını bu genel cerrahın tayin etmesidir. Halk arasında “bıçak değerse yayılır” gibi yanlış bir anlayışın hala yaygın olduğu ülkemizde tanıda gecikmeler sonrasından telafisi güç durumlar oluşturabilir.